-1 Ekibi olarak 15.07.2017 Salı günü Akbank Sanat’ın bünyesinde düzenlenen Beni Bul isimli, Merih Akoğul küratörlüğündeki otoportreleri barındıran sergiye iştirak ettik.

Otoportreleri inceleme fırsatı bulduğumuz bu etkinlikte insanın kendisini ifade etmesinin pek çok yolu olduğundan, ve bu yollardan en mühim olanının sanat olduğundan  bahsedildi. Otoportrenin aslında sanatçının hem fotoğrafı çeken isim hem de poz veren isim olması yönü de onun benliğiyle oynuyor olduğunu gösteriyor. Sergi içeriğindeki ürünler 23 sanatçı ve bir kolektifin karelerinden oluşuyor. Çeşitli fotografik yaklaşım ve bakış açıları benimsemiş sanatçıların iç dünyalarına yönelttikleri karelerinde dünyaya çeşitli bakış açıları bir araya geliyor. Her portrenin altında bir hikâyenin yatıyor oluşu, ve küratörümüzün de bu hikâyeleri anlatıyor oluşu bizlerin kafalarında netlik kazanan çeşitli fikirler ışığında çeviriden ilk bakışta çok farklı bir disiplin gibi görünen fotoğrafçılığı, disiplinlerarasılık bağlamında çeviriye çekiştirmemize ve biraz daha aydınlanmamıza sebebiyet verdi.

Bu sergi bizlerde çeviri bir otoportre olarak düşünülebilir mi sorusunu oluşturdu. Çeviri belirli bir çevirmen kokar mı, üslubu oturan birini takip ettiğimiz takdirde bir yazının ya da çevirinin ona ait olduğunu tespit edebilir miyiz? Ufak bir örnek vermek gerekirse, Shakespeare’in “66. Sonne” isimli eserinin çevirilerinin birer dizesini dahi incelersek aralarında hangisi Can Yücel’e ait hemen anlarız diye düşünüyorum. Otoportre misali, çevirinin de bir kompozisyon olup  belli hikâyeleri aktarma gücünün bulunması, her gözlemleyenin de farklı yorumlar ve çıkarımlarda bulunması da adeta bir şiir çevirisi gibi algılanabilir kanısındayım. Otoportre model bulmak ile uğraşmaz, onun amacı sanatçının kendi ustalığını konuşturmak istemesi ve hatırlanmak istemesiyle alakalıdır. Çevirmenin de aslında çeviri kararları bağlamında benzer hedefleri ve hareket sebepleri olabilir. Başka bir açıdan incelemek gerekirse, sergide fotoğrafın “yaşıyor” olmasına değinildi, baktığımız zaman dil de yaşayan bir varlıktır, dolayısıyla çevirinin de  gündemde olduğu süreçte yaşayan bir varlık olduğunu tartışabiliriz sanıyorum. Daha çok tutulan bir çeviri metni oluşana dek belli bir üne ulaşmış çevirinin daha bir yaşıyor olduğunu düşünüyorum.

Bu konuda siz saygıdeğer okurlarımızın da yorumlarını merak etmiyor değilim. Önümüzdeki akademik dönem içerisinde de disiplinlerarasılık bağlamında çeşitli etkinliklerin takipçisi olup mevzubahis metne benzer şekilde çeviriyi soyut bir şekilde incelemek, akılları meraklı halde bırakmak niyetindeyim. Önümüzdeki sergilerde buluşmak dileğiyle, disiplinlerarası kalın, esen kalın.

Bu arada hatırlatalım sergi 29 Temmuz’a kadar muhataplarının ilgisine açık olacak.

Sergi hakkında detaylı bilgi için: http://www.akbanksanat.com/akbank-sanat-beyoglu/sergi/

Çeviri Metin Bir Otoportre Midir?

Category: Çeviriye dairEtkinlikler
0
2508 views

Join the discussion